Powered By Blogger

2 Kasım 2015 Pazartesi

Bana derin derin bakışı yoktu,
Gözleri de yeşil değildi. 
Yine de sevdim.

1 Nisan 2014 Salı

17 Aralık 2011 Cumartesi

....

Aslında ben çok isteyipte dökülemeyenlerdenim. Bir yer var kendimde görmediğim ve dokunamadığım. Belki utandığım ve arkasına saklandığım sırlı bir cam.Bilmiyorum.Düşünüyorum, yağmur yağıyor şehre,yağdıkça tenimi kurutuyor sanki.Ben duymuyorum,görmüyorum yazıdan başka bir şeyi. Özlemiyorum, özlemeyi.Ve gizliyorum tüm istediklerimi.Aynı, yazımın içine gizlediğim gibi seni. Dygaral

14 Mart 2011 Pazartesi

Kuytu

Korkuyorum! Yolum kendime düştüğünde , ve gitmekten başka çarem kalmadığında, seni kendimde bulamamaktan korkuyorum.Sensizliğe inanmaktan, aşksız kalmaktan korkuyorum.Çünkü aşk o zaman değiştirir benim için maskesini. Geldiğimde sen yoksan ben de, aşk yabancıdır artık bana. Kırmızı yalancıdır,uydurmadır aşıklar.Çünkü sen gitmişsindir. Çünkü birlikte baktığımız güzeller çirkinleşmiş, yürüdüğümüz yollar kısalmış, baktığımız denizler çekilmiştir.Sensizlik yetmezmiş gibi bir de mevsimsiz kalmışımdır artık. Zamansız, tarifsiz ve ruhsuz. Sen yokken duygularım da kaçışır. Sen yokken ben de gerçek yoktur.

Durdum, en kuytu yerlerime baktım, yoksun. Aynaya baktım, yoksun.Korktuğum kalbime geldi işte, yoksun.Ama ben varım, ben devam etmeliyim. Sancı çekmeli, sarsılmalı, her gün seni düşünmeli ama asla belli etmemeliyim. İşime bakmalı, devamlı ağlamamalı, içime atmalı, kimseye söylememeliyim. Sonra unutmalı eskisi gibi sık sık anmamalıyım. Zamanla hatırlamamalı, hatırlamadıkça daha az acıtmalıyım kalbimi. Çünkü sen değil, seni bana hatırlatan her şey yakıyor canımı.Eğer sen giderken onları da yanına alsaydın böyle yıkılmazdım ben.Dayanabilirdim belki de kayboluşuna.

Ama sen tek gittin. Düşüncesizce gittin.Geride bıraktıkların hep bana değiyor yokluğunda. Sen gittin ama ben kaçamıyorum bile, kıpırdayamıyorum canım yansa da. Seninle olmak için dayandığım her şeyle, sensizde yaşamayı öğrenmeliyim artık.

Çünkü sen ; ömrüne dayanamayan bir kelebek gibi uçtun hayatından. Suçlusun yalnız gittiğin için, suçlusun yalnız bile bırakmadığın için.

20 Şubat 2011 Pazar

Keşke...

Ben her şeyi olduğu gibi kabul ediyorumda bir seni olduğun gibi kabul edemiyorum. Bir sana sil baştan başlayamıyorum. Sen de olduğum zaman uzak , kaçtığım zaman sen de oluyorum. Kabul edemiyorum. Neyi, neden bilmiyorum ama kabul edemiyorum. Yaptıklarından çok yapacaklarından korkuyorum. Yıkansam keşke öyle bir yıkansam ki kurtulsam senden.Her damlada her damlan yok olsa keşke.sende silsen beni unutsan hatırlatmasan, bilen gören herkes unutsa bizi yaşanmamış saysak herşeyi.Koca şehirde kalbimin her köşesi sana yakın olmasa keşke. uzak; daha uzak olsa kendinden. Aşkın adı çıksa mahallede, sevmese kimse, adını ağzına alamasa.Aklım uyusa unutsa yüzünü keşke.
Bedeni bedenden değil kalbi kalpten ayırmakmış zor olan. yaptım sanıyorum , dindirdim tüm sesleri, ama özlüyorum işte bakışını gülüşü yanımda oluşunu, senin sen olduğunu unuttuğum zamanları, benim yanımda benim için değişmeni özlüyorum. O kadar izin kalmış ki bende kurtulup ilerleyemiyorum yok sayamıyorum hiçbirini.Dolu dolu oluyor gözlerim önümü göremiyorum.Kalbimin içinde bir köşede duruyorsun hep. Bakıyorsun bana gülüyorsun ama ne işin var orada bilmiyorum.Git diyorum gitmiyorsun kıpırdamıyorsun bile, sanki hakkınmış gibi. Başka biri gelse bile orası seninmiş gibi davranıyorsun. Çıkışa yakın otutturuyorsun herkesi.Her yerde aynısın işte !.
Senle olmak da istemiyorum, sensizliğe de bir türlü alışamadım midemi bozuyor, iyi gelmiyor. Belki de sevgisizliğimi senden çıkarıyorum.çünkü beni sevdiğini biliyorum en çok buna inanıyorum.Gelecek diye birşey olmasaydı senle her şey çok güzel olurdu biliyorum. Ama....... ama olmuyor işte, ne seninle, ne sensiz, ne de orta da olmuyor.

13 Aralık 2010 Pazartesi

inadına yazmak

Bu aralar yapabildiğim tek şey yazmak. Her şeye yazıya dönüştürülebilir gözüyle bakmak. Etkileniyorsam yazmalıyım diyorum içimden, tüylerim diken diken oluyorsa, durduramıyorsam içimdeki bu akışı, sabırsızlanıyorsam, sersemleşiyorsam, yer gök, gök yer oluyorsa içimde yazmalıyım diyorum.

Hiçbir şeyi itiraf etmeden, ama daha önce hiç olmadığım kadar cesur yazmak istiyorum. Su gibi yazmak, sessiz yazmak. Ama en iz bırakanından yazmak istiyorum. Çığlıklarımı kimse duymasın, ama yazılarımı, sözlerimi herkes okusun istiyorum. Çünkü ben konuşamadıklarımı yazıyorum. Çünkü anlatamadıklarımı yazıya dönüştürüyorum.

Bazen kendim için, bazen başkaları için, kendimi tutmadan, aklıma estikçe, aklımdan geçtikçe yazıyorum. Yazdıkça mutlu oluyorum, açıyorum, taşıyorum, duruluyorum.

Bazen aynamdaki ben, uyumayan gece, dinlediğim sarhoş şarkılar, masamdaki resim, hayali kahramanlarım, hayali acılarım hiç soluksuz yazdırıyor.

Bazen de birinin yüzüne bakarken, biriyle sohbet ederken, ışıklı caddeler de yürürken, düşünürken, şiirler okurken, aşık olurken maviye, rüyalarıma inanırken kendimi yazı da buluyorum.

Kendimi yazı da seviyorum. Ruhumu suluyorum yazdıkça. Büyütüyorum onu, güveniyorum ona, gurur duyuyorum, duydukça yazıyorum. En çok yazıya bağlanıyorum belki de, en çok ona özlem duyuyorum. Beni sarmalamasına, beni etkilemesine, beni kullanmasına izin veriyorum belki de.

Kimseye hesap vermeden, kimseye gerek duymadan, kimse için yazıyorum. Ve öyle bir hissediyorum ki bu duyguyu içimde hiçbir ateş yakamaz, hiçbir deniz yıkayamaz, zaman sarartamaz onu biliyorum. Çünkü karşımda dimdik, benden daha güçlü, sımsıkı, kararlı, taptaze duruyor.

Artık biliyorum, artık eminim.Yazmak istiyorum. Yazdıkça yaşamak, yaşadıkça yazmak uğruna... Basit, sıradan, içimden geldiği gibi, hissettiğim gibi.

Sadece yazmak. Her gün adıma gönderilen, sadık bir mektup gibi yazmak.



Duygu Aral
13.12.2010

9 Kasım 2010 Salı

..

O kadar çok gittin ki bu defa...aklımda bitiverdin.